23 Eylül 2014 Salı

KÖLE 143 İLE BİR HAFTASONU- 2. BÖLÜM

    Merhabalar. Geçen hafta yayınladığım "Köle 143 İle Bir Haftasonu- 1. Bölüm" yayınını beğenenlere ve yaptıkları güzel yorumlara teşekkür etmek istiyorum. Bu maceranın son bölümüne başlamadan önce eğer bir köleyi yeterince disiplin edemezseniz neler olacağını göstereyim. Sevgili 143'ün bana gönderdiği mesajındaki şu  "yazmamışsın hala 2. bölümü :// köle buldun heralde bu haftasonu :)))"  ibaresi beni hem güldürdü hem de avuçlarımın kaşınmasına neden oldu. Gerçi onun da yayını hevesle beklemesi hoşuma gitse de bu yazdığı yapacağımız bir sonraki seansta canının daha fazla yanmasına neden olacak.

    Neyse; cumartesi günü yaptığımız arka arkaya 3 seansın yorgunluğu ile pazar sabahına uyandım. Doğrusunu söylemek gerekirse; sürekli empati kurup köleyi izlemek, verdiği tepkileri ölçmek ve ona göre kendime ayar vermek, bu arada bağlı olan köleyi (özellikle mumyalama seansında) kaldırıp indirmek beni fazlasıyla yormuştu. Üzerine yaşanan 2 orgazm da cabası tabii ki. Buradan Efendi olmak isteyenlere sesleneyim, Efendi olmak gerçekten dayanıklılık gerektiriyor ve kesinlikle kolay birşey olduğunu sanmayın. Pazar günü uyandıktan ve uyuyan 143'ü sevgi dolu dürtmeler (!) ile uyandırdıktan sonra kendimize gelip dışarıda kahvaltı (aslında daha çok brunch demek gerekir) etmeye çıktık. Kahvaltı ederken geçen günün değerlendirmesini yapıp muhabbet ettik ancak gözüm sürekli saatimde idi. Pazar günü dönecek 143 ile zamanım daralıyordu ve en azından son bir seans yapmak için acele edip kahvaltıyı bitirerek eve döndük. Hava sıcaklığı nedeniyle ikimizde terlemiştik ve seans öncesi hızla duş alıp seansa hazırlandık.

    Banyodan çıkan 143'ü hiç bekletmeden tekrar ayakta ve elleri omuzlarının üzerinde olacak şekilde gergince bağlayarak kontrol altına aldım. Oldukça hoşuna giden (sanırım tadını beğendi) bandana ile ağzını kapayıp görüşünü de elinden aldıktan sonra yine seansa hazır olma (!) durumunu farkedip gülümsedim.


    Bacaklarının iç tarafında çalışacağım için leg-spreader olarak kullandığım aleti ayak bileklerine bağladığımda zaten gergin duran vücudunu biraz daha gererek pozisyonunu zorladığımı farkettim. Her ne kadar stress pozisyonlarını sevsem de (ki bu tarz pozisyonlar genelde deneyimli köleler için de zordur), bu pozisyonda sıkıntı çekip çekmediğini sormak zorunda kaldım. "haaııır" cevabını aldıktan sonra ve durumundan aldığı zevki de (resimde siz de görebilirsiniz, bağlamak haricinde ona birşey dokunmadan bu haldeydi) görüp seansa devam etmeye karar verdim. Klasik spanking-whipping-caning açılışı ile vücudunu ısıttıktan (ve içindeki zevk ateşini söndürdükten sonra) mandallar ile seansı sürdürdüm. Daha önce yaptığım seanslarda tahta mandal kullansam da farklı yerlerden aldığım tahta mandalların sıkıntı çıkarması (bozulması, orta bölümünden kayması vb.) nedeniyle bir yerde görüp beğenerek aldığım plastik mandalları kullandım.

     Beğendiğim özellikleri ise mandalların uçlarının iç kısmında tutmayı kuvvetlendirmek için kauçuk parçalar olmasıydı. Bu nedenle kavrayışı ve sıkıştırması daha kuvvetli oluyordu. Mandalları vücudunun muhtelif yerlerine taktıktan sonra 143'ü bir süre izledim. Canının yandığı belliydi, özellikle cinsel organı çevresindeki mandallar canını yakıyordu ama güvenlik kelimesi kullanmamıştı. Ayrıca bacaklarının gerginlik ve acı nedeniyle titremesi ve soluğunun inleme ile karışık derinleşmesi kölelerimde görmeyi sevdiğim işaretlerdi. Mandalları ve benzer şekilde göğüs ucu kıskaçlarını kullanırken şuna dikkat etmek gerekiyor: tutturulan yerde ilk başta acı oluştururken, bir süre sonra sıkıştırma nedeniyle kanın o yerden uzaklaşması ile acının dozu oldukça azalıyor, tıpkı mum damlatılma anında acının hissedilmesi ve damlanın hızlıca soğuması ile acının sonlanması gibi.
Bu sebeple mandalları taktıktan sonra bir süre bekleyerek hissettiği acının azalmasını sağladım. Ne de olsa eğlence bundan sonra başlayacaktı.


    143'ün inlemelerinin azalması ve mandalların tutturulduğu yerdeki beyazlama ve çevresindeki kızarıklıklar mandal oyununun ikinci safhasına geçmemi işaret ediyordu. Önce 143'e vücudunda dolaşan parmaklarımın ne kadar acı verebileceğini öğrettim. Bilerek başlarda mandalları taktığım yerlere dokunmadığımdan dokunuşum ile hafifçe gıdıklamak sureti ile biraz sakinleşmesini sağladım. Gözleri bağlı olduğundan yapacağım şeyin sürpriz etkisiyle onu şaşırtacağını biliyordum. Her iki elimle vücudunun sağına ve soluna taktığım üçer mandalı oynattım. Aldığı keskin nefes ile başına gelecekleri anladığını gösteren 143'ün yapabileceği tek şey yaptıklarıma dayanmaktı. Aklımdan hem "keşke daha fazla mandal alsaydım" hem de "mandalları kırbaç ile mi yoksa değnek ile mi söksem" düşünceleri geçiyorken oldukça hassaslaşan mandal yerleri ile oynuyordum. BDSM uygulamalarını bu nedenle seviyorum, en ufak bir dokunuş hatta üfleme ile köleye acı verebilmek oldukça ilginç geliyor bana. Mandal tokatlamacadan sonra masaj aleti ile mandalları titreştirip bunu bir de psikolojik seansa çevirmek ve 143'ün tepkilerini görmek neden Efendilikten hoşlandığımı tekrardan kanıtlıyordu. Masaj aleti ile mandalları, özellikle daha önce dokunmadığım göğüs ucundaki mandalları titreştirdiğimde kaslarını kasarak acısını gösteriyordu. Masaj aletinin sesini pavlov deneyindeki zil gibi kullanmaya karar verdim. Aleti çalıştırdıktan sonra hemen mandallara dokunduruyor, tümüne dokundurduktan sonra kapatıyordum. Bunu 5-10 defa tekrarladıktan sonra rutini bozarak 143'ü sürekli gergin bir bekleyiş içine soktum. Cihazı çalıştırdıktan sonra bazen cihazla dokunuyor, bazen dokunmuyor, dokunma sırasını değiştirerek şaşırmasını sağlıyordum. Bir süre sonra cihazın çalışma sesi ile tüm vücudunu kasması, beklemesi, canının yanması ve pozisyonunun zorlaması nedeniyle ter içinde kalmıştı, ancak ereksiyonu devam ediyordu. Artık seansın bu periyodunu bitirmeyi düşünmeye başlamıştım ama bu halde iken masaj aleti ile değil de elektroşok cihazı ile mandalları oynatmak aklıma geldi ve düşüncemi uygulamaya döktüm.

    Dünkü seansta cihazın neler yapacağını bildiğinden pedleri yapıştırdığımda ağzından çıkan inleme ile karışık yalvarmaları hiç umursamadım. Bunu şekildeki gibi pedleri yerleştirip elektrik akımı vererek pedlerin çevresindeki kasların kasılmasını sağlama yöntemi ile mandalların oynaması nedeniyle iki yönlü bir seçim oyununa dönüştürdüm. Elektrik akımı verdiğimde iyice hassaslaşan bölgeyi ya kasarak ve hareket etmeyerek titreşimi engelleyecek (ki sadece azaltabilir) ya da oradaki kaslarını iyice zorlayarak kaslarında yanma ve yorgunluk hissedecekti. Eh, işini kolaylaştırdığımı söyleyemem. Farklı şiddette frekans kullanarak 143'ü epey bir terlettim. En sonunda mandalları çıkartma safhası gelmişti. Daha önce bu tarz uygulamaları deneyenler bilir. Mandalları çıkarmak mandalın sıktığı bölgeye kan gelmesi ile acının birden artmasına neden olur. "Mandalları artık çıkartayım mı" soruma "lüffen, eved" diye cevap veren 143 tabii ki bunu bilmiyordu. Bu nedenle mandalları değneğimden de yardım alarak sökmeye en az hassas yerlerinden başladım. Mandalların çıkması ile acının katlanarak geri geldiğini gören (daha doğrusu hisseden) 143 terlemeye başlamıştı. Cinsel organındakileri çıkarırken inlemesi fazlalaştığından, göğüs uçlarındakini çıkarmadan önce sırf merhametli (!) bir Efendi olduğumdan acısının dinmesini bekledim. Hatta kızaran bölgelere buz tatbik ederek yardımcı bile oldum (evet bunu yaptım, biliyorum fazla merhametliyim işte).

    Nefesi normale dönen ve rahatlayan 143'ün göğüs uçlarındaki mandalların yarattığı hissizlik nedeniyle onları unuttuğunu biliyordum. Gözlerini çözdükten sonra onları da çıkarmamız lazım deyince yaşadığı şok ve "yandık" düşüncesini gözlerinden okumak benim için hazine değerindeydi. "Önce hangisini çıkarayım" diye sorarak önce sağdaki mandala sonra da soldaki mandala dokundum. Sağ göğüs ucunun daha fazla canını yaktığını bildiğimden, seçimi ona bırakmak çok mantıklıydı: kendisine mandalların ne kadar uzun süre kalırsa çıkartıldığında o kadar acıyacağını hatırlatarak seçimi kendisine sundum: ya sol taraftakini çıkardıktan sonra yaşayacağı ani acıya dayanmasından ve acının geçmesinden sonra sağ taraftakini çıkararak sağ taraftan aldığı acıyı artıracak ama çekeceği son ızdırap olacaktı, ya da önce sağ taraftakini çıkartarak fazla acının geçmesini bekleyecek ve sonra sol taraftakini çıkararak daha az acı çekecekti. Hey, kuralları ben koymuyorum değil mi, BDSM de kölelere de seçim hakkı tanınır (neden acaba, tabii ki sen böyle seçtin bundan canın böyle yandı diyebilmek için). Önce sağı sonra da solu seçti ama hissettiği acı duygusu öylesine yoğundu ki, ben bile göğüs uçlarımda bir an acı hissettim. Seansın o bölümünü bitirmeden önce sırf zevk için göğüs uçlarına elektroşok pedlerini iliştirerek kendisini biraz dans ettirdim ve kendisini çözerek seansın bölümünü bitirdim.

    Ayakta gergin şekilde farklı dozlarda acı çekerek yorulan 143'ü dinlendirmenin vakti gelmişti. Bu nedenle onu yönlendirerek (ayaklarını çözmediğimden normal yürüyemiyordu) odanın ortasına koyduğum sandalyeye oturttum. Sandalyeye bağlamak (chair bondage) her zaman görüntüsel olarak beni cezbetmiştir. Rahat bir şekilde oturduğu yerde köleyi hareketsiz bırakmak ve sırt ile kalçasına erişimim engellenmesine rağmen diğer yerlerine rahatça erişmek hatta oturduğu yerde bile kaslarını gerdirmek sureti ile köleyi zorlamak zevkli oluyor.

    Resimdeki gibi rahatça oturarak dinlenmesini sağladığım 143'e ne kadar iyi davrandığım görülüyordur umarım. Seansın bu son bölümüne kendisini iyice sandalyeye yapıştırmak için tasmasından, göğsünden, belinden, el ve ayak bileklerinden 143'ü biraz gergince bağlayarak başladım.

Hatta yerine tam olarak yerleşmesi için botlarımla ittirmek zorunda bile kaldım. Ama bu köleler nankör oluyor işte, o kadar uğraştığımı görüp neden acıyla inlediğini anlayabilmiş değilim :) Burada gerekli hazırlığı bitirdikten sonra tt, cbt uygulamaları yaparak ve değnek ile kasıkları, göğsü ve göğüs uçları ile oynayarak biraz zaman geçirdim. Bu kadar acıyı çekip beni eğlendirdiği ve bana zevk verdiği için 143'e ödülünü verme sırası gelmişti. Burada yaptıklarımızı tam olarak söylemeyeceğim ancak ikimiz de orgazm yaşayarak seansı kapattık.



    Seanstan sonra iyi bir house-boi olarak evimin temizliğinde bana yardım etti ve beraber aldığımız duş ile yorgunluğumuzu bir nebze attıktan sonra 143'e veda zamanı gelmişti. Yaşadığı deneyimden memnun kalan 143'ü İstanbul'a uğurlamak üzere otogara götürdüğümde hissettiğim mutlu yorgunluğa hüzün de karışmıştı. Vedaları pek sevmediğimden otobüsüne bindikten sonra oradan ayrılıp evimin yolunu tuttum.

    Yaptığımız her seans ve edindiğimiz deneyimler hem Efendiye hem de kölelere bir şeyler kazandırır. Benim kazanımlarım; mumyalama uygulamasında alacağım ek tedbirleri öğrenmek, köleyi ayakta sağlam bir şekilde bağlamak için zincir almaya karar vermek ve doğru dürüst bir leg-spreader için DIY (do it yourself) sitelerine bakmak ve yapı marketleri gezmek oldu. Zincir ve leg-spreader projemi sonuçlandırdım. Sırada güzel bir ball-gag yapmak veya satın almak var. 143, yeni oyuncaklarımı denemek ister misin???

    Sağlıcakla kalın....








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder